NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ عَوْفٍ
الطَّائِيُّ
حَدَّثَنَا
الْفِرْيَابِيُّ
حَدَّثَنَا
سُفْيَانُ
عَنْ
عِمْرَانَ
الْبَارِقِيِّ
عَنْ عَطِيَّةَ
عَنْ أَبِي
سَعِيدٍ
قَالَ قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
لَا تَحِلُّ
الصَّدَقَةُ
لِغَنِيٍّ إِلَّا
فِي سَبِيلِ
اللَّهِ أَوْ
ابْنِ السَّبِيلِ
أَوْ جَارٍ
فَقِيرٍ
يُتَصَدَّقُ
عَلَيْهِ
فَيُهْدِي
لَكَ أَوْ
يَدْعُوكَ
قَالَ
أَبُو دَاوُد
وَرَوَاهُ
فِرَاسٌ وَابْنُ
أَبِي
لَيْلَى عَنْ
عَطِيَّةَ
عَنْ أَبِي
سَعِيدٍ عَنْ
النَّبِيِّ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
مِثْلَهُ
Ebû Said'den; demiştir
ki: Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Zengine zekât
helâl değildir. Ancak Allah yolunda (cihâd eden) yolcu veya kendisine zekât
verilip de onu sana (zengin olduğun halde) hediye eden veya seni ona davet eden
fakir komşun (un sana ikram ettiği helâl olur.)
Ahmed b. Hanbel, III,
97.
Ebu Davud dediki: Firas
ile İbn Ebi Leyla Atiyye'den o da Ebu Saîd'den O'da Nebi (s.ajden benzerini
rivayet etmiştir.
İzah:
Bu hadisteki yolcudan
maksat, oturduğu memlekette zengin olup da parasızlık sebebiyle yolda kalmış
olan kişidir. Bu haliyle fakir sayıldığı için kendisine ihtiyacına yetecek
kadar zekât verilebilir. Ancak borç buîabilirse, borçlanması zekât almasından
daha uygundur. Hatla İmam Malik, onun borçlanması lâzım geldiğini söylemiştir.
Ayrıca Mâlik, Şafiî ve Ahmed b. Hanbel yolculuğunun meşru olmasını şart
koşmuşlardır. Şayet masiyet için yolculuk yapmışsa ona zekât verilmez.
Bu hadis Allah yolunda
cihâd eden zengine, yolda parasız kalmış olan yolcuya zekât verilebileceğine ve
fakirin, kendisine verilmiş olan zekâtı zengine hediye edebileceğine delâlet
etmektedir.